İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi

HAS AHIRLAR

      Osmanlı sarayında, pâdişâh ve yakın hizmetinde bulunan kimselerin atlarının bulunduğu ahırlara Has Ahır denilmiştir. Saray ahırı, Istabl-ı hümâyûn, Istabl-ı Şehinşahî, Istabl-ı has gibi tâbirler de bu mânâda kullanılmıştır. Istabl-ı âmirenin başında bulunan kimseye emîr-i âhûr veya imrahor denilirdi. Sonradan İmrahora  Istabl-ı âmire müdîri denilmiştir.

    Has Ahır Kubbealtı, haliç yönünden harem dairesinin küçük ve belirsiz Arabalar Kapısı ile ayrılır. Divan Meydanı’nı da haliç yönündeki Hasbahçe’ye sultanların saraydan çıkışlarında kullandıkları Has ağır bağlar. Kendine ait bir avluda yer alarak sarayı sınırlayan Has ahırlar sarayın ilk yapılarından biriydi. Sultanların seçme atlarının barındığı bu ahır, imrahor denilen bir yöneticinin sorumluluğunda başlı başına bir at koşum hazinesi olan Raht Hazinesi ’ni de içerirdi. Özellikle resmi alaylarda ve yabancı ülkelere gönderilen hediyeler arasında görülen bu hazinenin koşum takımlarının murassa olmasına dikkat edilirdi. Kubbeli Raht hazinesine bitişen uzun ahırın ön bölümü imrahorlara ayrılmıştı. Gece ve özel girişler için kontrollü açık tutulan Has Ahır kapısı ALAY meydanına açılır. Bu avluda XV. yy. da at çeşmeli set üzerinde XX. yy. başlarına kadar ayakta kalan bina ise çeşitli dönemlerde raht hazinesi ve hastane olarak kullanılmıştır. Sarayın binlerce görevlisinin atları ise Büyük Has Ahır adıyla Bizans döneminden beri Ahırkapı dışında idi.

     Sarayın ikinci avlusunda (Orta kapıdan içeride) bulunan birinci ahırın, pâdişâhın husûsî dâiresini içine alan üçüncü avludan bir girişi vardı. Burada iki yüz kadar seçkin at bulunurdu. Bu ahırdan hiç ayrılmayan, her birisi iki ata bakan, onları tımar eden ve ot oğlanı da denilen pek çok seyis bulunurdu. Üçüncü avlunun içinde ikinci bir ahır daha olup, içinde 40-50 tane cinsleri daha makbûl seçme atlar vardı. Bunların 8-10 tanesi pâdişâha, diğerleri hadım ağalarıyla pâdişâhın yakın maiyyetine mahsûs idi. Pâdişâh Cuma namazına giderken, kendine mahsus atlar, kıymetli eğer takımlarıyla süslenerek yedekte götürülürdü.

   Topkapı Sarayı’ndaki Istabl-ı hasda pâdişâha âid atların sayısı 900 olup, hepsinin takımları sanatkârca yapılmıştı. Bunlardan 40’ı bütün şecereleri mazbut dünyânın en değerli atlarıydı. 300-400 kadar da koşu atı vardı. Bunlar binek hayvanlarından farklı bir eğitimle yetiştirilirlerdi. Bu atlara ancak pâdişâhın yakın hizmetinde bulunanlar binebilirdi.                    
    Büyük ve küçük olmak üzere iki kısma ayrılan Istabl-ı âmirede her sınıfın bölükleri ve bölük başılarından başka derece itibariyle birbirinden farklı büyük âmir ve zabitleri vardı. Istabl-ı âmire halkının en büyük âmiri büyük veya birinci mîrâhûrdu. Bundan sonra ikinci mirâhûr, mîrâhûrlardan sonra birinci ve ikinci kethüda ve ikinci mîrâhûrun yardımcısı idi. Birinci ve İkinci mîrâhûr dâirelerinin ahırlara mahsus defterleri tutan ayrı ayrı kâtibleri vardı.Istabl-ı âmirenin varidât (gelirler) ve mesârifiyle (giderler), maaş defterleri mâliyeden verilen kâtipler vasıtasıyla tertip ve kontrol edilirdi. Istabl-ı âmiredeki vazîfeli seyisler ve zabitlerin sayısının zaman zaman 2000’e kadar ulaştığı olurdu. Ayrıca pâdişâh atlarının koşumlarını yapan 300 kadar saraç, yine bu atları nallayan 300 kadar nalbantın vazîfe yaptığı zamanlar olmuştur.